7 Aralık 2015 Pazartesi

Türkiye-Afrika İlişkileri


             Afrika, hem yüzölçümü hem de nüfusu bakımından dünyanın en büyük ikinci kıtası konumundadır. Özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısında, büyük küresel güce sahip ülkelerin  sömürge arayışlarında başlıca hedeflerinden birisi olmuş ve bu sömürgecilik anlayışı yüzünden halkı uzun yıllar açlık ve yoksullukla mücadele etmek zorunda kalmıştır.Maalesef bu açlık ve yoksulluk problemi günümüzde de halen devam etmektedir.
            Uluslarası Para Fonu’na göre dünyanın en hızlı büyüyen on ülkesinden yedisi Afrika kıtasında bulunmaktadır. BM Dünya Turizm Örgütü tarafından da son on yılda en hızlı büyüme kaydeden turizm bölgeleri arasında yine Afrika kıtası gösterilmektedir. Fakat altyapı eksikliklerinden dolayı kıta ülkeleri bu turizm potansiyellerini yeterince verimli kullanamamaktadırlar. Bu turizm potansiyelinin en iyi şekilde kullanılabilmesi için altyapı ve çeşitli alanlarda yatırımlar yapılması gerekmektedir. Bu yatırımların da yapılabilmesi için kıta ülkelerinin diğer küresel ülkelerle iyi ilişkiler içinde olması ve o ülkelerden yapılacak yatırımların teşvik edilmesi son derece önemlidir.
            BM Dünya Turizm Örgütü’ne göre, dünya genelindeki turist sayısı ilk defa 2012 yılında 1 milyar sınırının üzerine çıkmıştır. Bu artış, Afrika kıtası gibi gelişmekte olan bölgelerdeki taleplerin de artmasını sağlamıştır. 2011 yılında Afrika’yı ziyaret eden turist sayısı 50 milyonun üzerindeyken, bu sayı 2012 yılında 63.6 milyona ulaşmıştır. Gelen turist sayısı arttıkça turizm sektöründeki çalışanların sayısı da artış göstermiş ve 2012 yılında turizm ve ulaştırma sektörü sayesinde 8.2 milyon kişi istihdam edilmiştir.[1]
            Afrika kıtası ülkeleri, turizm sektörünün geliştirilmesi için dış ülkelerle işbirliği anlaşmaları imzalamaktadır. Bu anlaşmalar sayesinde turizmi geliştirebilecek her türlü olanak değerlendirilmeye çalışılmaktadır. Örneğin; Avrupalı ve Amerikalı havayolu şirketleri Afrika ülkelerini de uçuş güzergahları arasına koymakta ve ülke turizmine katkı sağlamaktadırlar. Türk Hava Yolu (THY) da Afrika kıtasına doğrudan uçuş gerçekleştiren havayolu şirketleri arasında bulunmaktadır.
            Geçmişimizde Afrika ile çok ileri düzeyde iyi ilişkiler içerisinde olduğumuz söylenemez. Türkiye Cumhuriyeti kuruluşundan beri hep “batılılaşma” politikasına önem verdiği için, Afrika ile olan ilişkilerini geri plana atmıştır. Hatta Türkiye, Asya ve Afrika kıtalarındaki sömürge devletlerin bağımsızlıklarını ilan ettikleri dönemde, batılı müttefikleri ile birlikte hareket etmek amacıyla uzun yıllar bu devletlerin bağımsızlıklarını tanımamıştır.[2]
            1991 yılında SSCB dağılıp Soğuk Savaş bittikten sonra Türkiye, dış politikasını gözden geçirmeye karar vermiş ve 1998 yılında Afrika Eylem Planı ortaya çıkmıştır. Bu sayede Afrika kıtasıyla yeni bir dönem başlamıştır. Daha sonra 2003 yılına gelindiğinde “Afrika ile Ticari ve Ekonomik İlişkilerin Geliştirilmesi Stratejisi” Afrika ile olan ilişkilerimizi geliştirmemizde başarılı bir adım olmuştur. 2005 yılı ise “Afrika Yılı” ilan edilmiş, yeni büyükelçiliklerin açılması planlanmış ve 2008 yılında Türkiye-Afrika İşbirliği Zirvesi’nin düzenlenmesiyle ilişkilerde yeniden bir yapılanma sürecine gidilmiştir.
            Türkiye’nin Afrika kıtasına olan ilgisinin artmasında Afrika kıtasının 30 milyon kilometrekareyi aşan yüzölçümü ve 1 milyara yakın nüfusu ile uluslararası arenada gittikçe artan bir önem sahip olması gösterilebilir. Türkiye başta inşaat sektörü olmak üzere birçok alan için büyük bir pazar oluşturan Afrika ile ekonomik ilişkilerini arttırmak istemektedir. Günümüzde bu ilişkilerin giderek arttığı sörülmektedir.
            Afrika Kıtası’yla olan ilişkilerimiz arttıkça karşılıklı olarak açılan büyükelçilik sayıları da artmıştır. Mayıs 2009’da 7’si Sahraaltı Afrika’da olmak üzere kıtada toplam 12 büyükelçiliğimiz bulunmaktayken bugün bu sayı 39’a yükselmiştir. Aynı şekilde Afrika ülkeleri de Ankara’da büyükelçilikler açmaya başlamışlardır.[3]
            Afrika kıtasıyla ticaret hacmimiz de oldukça büyük bir artış göstermiştir. 2003 yılında 5.47 milyar dolar iken, bu rakam 2014 yılında 4 katlık bir artışla 23.4 milyar doları aşmıştır. Aynı dönemde, ihracatımız 2.13 milyar dolardan 13.7 milyar dolara yükselirken, ithalatımız ise 3.34 milyar dolardan 9.6 milyar dolara kayda değer bir artış göstermiştir. 2003-2014 yılları arasında Afrika kıtasına yönelik ticaret hacmimizde yıllık ortalama %15,6; ihracatımızda%20,9; ithalatımızda ise %10,7’lik bir artış oranına ulaşılmıştır. Özellikle ihracatımızdaki büyüme oranı dikkat çekicidir. Aynı dönemde Çin’in Afrika’ya ihracatı yıllık bazda ortalama %24,5; Hindistan’ın %23,4; ABD’nin %12,7; Fransa’nın ise %6,2 artış göstermiştir.[4]

Ticaret hacmimizin bu kadar büyük bir artış göstermesinde Türkiye’nin Afrika kıtasına yaptığı yatırımlar önemli rol oynamaktadır. 2003 yılında oldukça az olan yatırımlarımız, günümüzde 6 milyar dolara ulaşmıştır. Afrika ülkeleriyle ulaşım imkanlarını geliştirmek, işadamlarının karşılıklı olarak birbirleriyle temaslarını kolaştırmak amacıyla Türk Hava Yolları (THY)’nın Afrika ülkelerine doğrudan uçuşlar gerçekleştirmesi de yatırımların artmasında önemli bir role sahiptir.




[1] http://tasam.org/tr-TR/Icerik/5220/turizm_afrikanin_yatirim_bekleyen_altin_madeni
[2] http://researchturkey.org/tr/what-is-turkey-doing-in-africa-african-opening-in-turkish-foreign-policy/
[3] http://www.mfa.gov.tr/turkiye-afrika-iliskileri.tr.mfa
[4] http://www.mfa.gov.tr/turkiye-afrika-iliskileri.tr.mfa



by....Burak Korkmaz